En önemli besin kaynakları toprağın bir metre derinliğinde yetişen yaban hıyarı. Su ihtiyaçlarını gidermek için sulu bitki köklerini yiyorlar fakat buna mecbur değiller.Yaşadıkları bölgede su havzaları var ve bu su havzalarının yakınlarında bir yerde yaşayarak su ihtiyaçlarını rahatlıkla giderebilirler ama su havzalarına yakın olmak istemiyorlar çünkü; flamingoların bu su havzasına gelmesine engel olmak istemiyorlar.İki tane gömleğe sahip olsalar ikincisini saklamıyorlar, hediye ediyorlar.İnanılmaz mütevaziler.Misal bugün çok iyi av yaptılar, çevrede “daha iyi” olarak sivrilmek istemedikleri için bir hafta ava çıkmıyorlar.Aralarında sorun neredeyse hiç çıkmıyor, çıktığında ise kötü ruhları kovmak için dans ediyorlar, şarkı söylüyorlar ve böylece birliktelik ruhunu yeniden kazanıyorlar. Kentlerde yaşamayı da sevmiyorlar, çünkü kentlerde bu insanlar en alt sınıfta görülüyor. Bahsettiğim insanlar, yeryüzünün en onurlu ve en uygar ve en nitelikli insanları; !Kunglar.
!Kunglar bugün taş devrini yaşayan avcı-derleyici bir topluluk, tarımsal faaliyetleri yok; bitki-meyve yiyerek avlanarak geçiniyorlar.!Kung San halkı Kalahiri’nin kuzeyinde dar bir alana sıkıştırılmışlar, eskisi gibi rahat yaşayamıyorlar, “modern dünya” rahat bırakmıyor bu insanları.Amerikalı araştırmacılar bu halkın modernleştirilmesi için bizzat çalışıyorlar ki elbette sözde.350 Yıl önce Hollandalı sömürgecilerin başlattıkları ve modern batının devam ettirdiği birçok katliam ile Bushmenler hayli azaldı.Kısacası Bushmen toplumunu modernleştireceğini iddia eden yamyamlar yani batılılar, Bushmen toplumuna üç asırdır cinnet geçirtiyor.
Binlerce yıl refah içinde yaşamış bu toplum, 1652’den itibaren batı dünyasının tecavüzüne maruz kaldı. Bu tertemiz insanlar, yalan söyleyemeyen, yokluk içinde varlık çeken insanlar, cinnet ve yalan ile tanıştı, kin ve nefret ile tanıştı hatta daha açığı nedir? Taş devri ekonomisiyle mutlu mesut yaşayan bu topluma hayvanlığı öğrettiler, yavşaklığı öğretiler, ikiyüzlülüğü ve bok çuvalı kadar içi olmayan insan vücutlarını öğrettiler: modern ve ileri fakat yamyam batılılar.
Bushmen bitki köklerinden su emiyor, içecek suyu bile yok. Toprakları batı dünyasının işgali altında. Milyon dolarlık yardım edilse, bir bardak su içemiyor bu halk. Türk'ü, Kürt'ü, Memuru-işçisi, dünyanın her yerinden her çeşit insan yeri geldiğinde batılı vakıf türevleriyle Bushmen toplumuna parasal yardımlarda bulunuyor. Peki bu yardımlar nereye akıyor? Afrika'da yapılan araştırmalara ve dolayısıyla batılı araştırmacılara akıyor, yapılan yardımların neredeyse tamamı Afrika'da insanların refaha kavuşması adına çalışan araştırmacılara akıyor.
Kunglar üzerine 30 yıldır araştırma yapan Amerikalı antropolog-araştırmacı Polly Wiessner’i tanıyalım. Wiessner, Bushmen’ler konusunda en çok danışılan, saygın ve güzel bir bayan. Aynı zamanda Bushmen toplumunu (batının aşağılık politikasıyla paralel olarak) en çok aşağılayan, en çok öven bir siyasi fahişe. Wiessner’e “30 yıldır yaptığınız araştırmalardan çıkan netice nedir?” sorusu yöneltildiğinde “Bu toplum vahşi, eğitimsiz ve cahil, modern dünya ile bütünleşmelerini sağlıyoruz” cevabını veriyor. Tüm batılı devletlerin Afrika madenlerini yağmaladığını hiç aklıma getirmeden geçtim bu cevabı. Wiessner bu cevapla kimseyi kandıramaz, bu cevap geri zekâlı bir beyin tarafından türetilmiş basit bir yalandır. Her neyse, Wiessner “Bushmenlere gıda yardımı yapılıyor mu?” sorusu yöneltildiğinde ise “Bushmen toplumu kendi arasında yardımlaşıyor, su ve gıda sorunları yok” cevabını veriyor. Bushmen’ler sulu bitki köklerini kemirerek su ihtiyaçlarını karşılarken Amerikalı araştırmacı ”su sorunu yok” diyor, açlıktan ölenleri duymayan kalmazken Amerikalı araştırmacı “gıda sorunu yok” diyor. Ve Wiessner’e “Bushmen topluluğunun sonu geliyor mu?” sorusu yöneltiliyor, “Bushmen’ler bitiyor diyemezsiniz” cevabı alınıyor. Öte yandan çocukların %50’si 5 yaşına gelmeden ölüyor. Tüm bu yalanlardan daha kötü olanı var, bu araştırmacı bayan hayatında belki bir belki iki kez Bushmen’ler ile aynı havayı solumuş.Nedense 30 yıldır en fazla üç kez ziyaret etmiş araştırdığı toprakları.
ABD’de ikamet eden ve hayatında en fazla 3 kez Bushmen topraklarına gitmiş biri, Bushmen’ler hakkında bilirkişi ilan edilmiş ve bu bilirkişi Britannica setinde bile bulunabilecek bilgilerle sömürgeyi savunuyor. Neden savunmayacak ki? 30 yıldır yapılan yardımlar cebine iniyor, neden sömürgenin arkasında olmasın? Gayet net görülüyor ki uluslararası bir soygun ve modern yamyamlık söz konusu.
Bu Tarih, batılı ülkelerde gördüğü kadar alçak, aciz, aşağılık ve korkak politikayı hiçbir ülkede görmedi. Ve tarih yağmacı, ırkçı insanları her dakika batıda gösterdi.